Faydalı Bilgiler
Benim postürüm bozukmuş, Postür Bozukluğu ne demek?
Postür demek, duruş demek. Dolayısıyla postür bozukluğu da duruş bozukluğu demek. Doğru duramıyoruz demek. Ekstremitelerimiz, gövdemiz, uzuvlarımız sağlıklı bir işlerlikle yaşamamızı engelleyecek veya kısıtlayacak şekilde konumlanmış demek.
Bir hastalık mı? Ne kadar ömrüm kaldı?!
Hayır, postür bozukluğu bir hastalık değil! Çoğu zaman düzeltilebilirliği olan bir bozukluk, bir deformite sadece.
Özel bir durum söz konusu değilse sağlıklı bir postürle doğarız. Sonrasındaki hareket kalıpları, davranışlar ve tekrarlayan yaşam alışkanlıkları postürümüzü evriltir. Özellikle ergenlik döneminde kas-iskelet sisteminin hızlı gelişimiyle birlikte değişimi de gelir. Değişimin olumlu yönde mi olumsuz yönde mi olacağını ise bu dönemde yapılan egzersizler ve günlük yaşamdaki duruş, oturuş, tekrarlayan hareket gibi yaşam alışkanlıkları belirler. Yanlış hareketler veya hareketsiz yaşam bize maalesef bozulmuş bir postür getirir. Yani kas ve iskelet sistemimiz deforme olmuş, sonuçları da dışarıdan görülüp izlenebilmekte, hareket alanlarımızı da kısıtlamaktadır artık.
Ohhh… Hasta değilmişim iyi bari.. O zaman önlem alacak bir şey yok, değil mi?
O iş tam olarak öyle değil, üzgünüm! Postür bozukluğu kendisi hastalık değilken pek çok hastalığın sebebi veya tetikleyicisi olabiliyor. Doğru kuvvet/esneklik dengesinde olmayan kaslar, iskelet sistemimizin de dengesini ve yerleşimleri bozuyor. Dolayısıyla iç organların yerleşim ve işlevlerinde, bizi hayatta tutan solunum, sindirim ve sinir sistemlerimizin işlevlerinde aksaklıklar, arızalar yaşanmaya başlıyor.
Örneğin kambur bir duruşa sahipsek, göğüs kafesimizin sıkışmış duruşu omurgamıza direkt etki ederek fıtık benzeri tatsız rahatsızlıklara sebep olmasınon yanı sıra solunum organlarımızı etkiliyor. Nefes darlığı, kronik stres, bunlara bağlı sindirim problemleri, hatta ciddi ağrılar deneyimleyebiliyoruz.
Çok değerli bir eşyayı koruması yetersiz, yamuk yumuk bir paketle etrafta dolaştırdığınızı düşünün bütün gün. Yaklaşık böyle bir şey yaşanıyor. İçerideki eşya sıkışıyor, oraya buraya çarpıyor, zarar görüyor.
Mesela boyun bölgesi çok değerli bir bölge. Kranial sinirler, duyu organlarımızın işlevinden sorumlu ciddi bir iletim ağı bu bölgeden geçiyor.
Baş-boyun bölgesinin olması gerekenden önde konumlandığı Forward Head duruş bozukluğu ise maalesef çağımızın realitesi. Yoğun cep telefonu, bilgisayar vb teknolojik cihaz kullanımı, masa başı çalışma, hareketsiz yaşam sonucunda baş-boyun öne doğru ilerliyor ve forward head oluyoruz. Bu da boyun ve üst sırt bölgesi ağrıları, boyun fıtığı, boyun düzleşmesi gibi problemlerin yanı sıra boynu yol olarak kullanan sinirleri etkileyerek kronik kulak çınlamasına, migrene, vertigoya sebep olabiliyor.
Mesela Vagus sinirini duydunuz mu hiç? Vagus, tam olarak bu bölgeden geçerek beynimizle sindirim organlarımız arasında iletişimi sağlayan sinir. Tabii ki latince olan Vagus sözcüğünün anlamı Gezen… Beyinden başlayıp bağırsaklara kadar inen, oradan da tekrar beyne dönen yolculuğuyla insan vücudunun en uzun, en gezenti siniri… Ciddi bir iletim yükünden sorumlu. Aşağıda ne varsa yukarıya, yukarıda ne varsa aşağıya o iletiyor. Ana geçiş yolu olan boyun bölgesinde yanlış konumlanmadan kaynaklı basılar, sıkışmalar varsa da ne yapamıyor, işini doğru yapamıyor! İşini doğru yapamayan bir vagus sandığınızdan çok daha fazla şeye sebep oluyor, bu başlı başına bir sohbet konusu, gelecek günlerde bilahare konuşuruz.
Forward head var, kamburluk var, başka neler var? Bir de başka nelere sebep oluyor postür bozuklukları?
Temel postür bozuklukları kifoz (kamburluk), lordoz, sway back, skolyoz, lean forward ve forward head. Bunlara eşlik edebilen parantez bacak, X bacak, içe basma, dışa basma, boyun tilti, gövde tilti, gövde shifti, diz ve dirseklerde hiperfleksiyon veya hiperekstansiyon, omuz elevasyonu ve daha pek çok yancı postür bozukluğu da var.
Yani tepeden tırnağa tüm bedenimizin sağlıklı ve özgürce hareket edebilmesi için olması gereken açı ve konumlamaları var tüm uzuv ve ekstremitelerimizin.. Sağlıklı açıların dışında olan her duruma da bir isim verilmiş.
Her durum hem kendi kendine bir sorun hem de alakası olmadığını düşündüğümüz başka sorunların tetikleyicisi. Çünkü her bir durum fabrika ayarlarımız bozuldu ve bağlı işlevlerimiz etkilendi demek.
Örneğin bel omurlarında problem varsa hem boyun ağrısı çekersin, hem boyun rahatsızlıklarına sahip olursun, hem boynunla ilgili yapman gereken en basit işlevleri -örneğin birisi seslendiğinde rahatça dönüp bakmak gibi- yapamaz duruma gelebilirsin, hem de kulak çınlamaları tetiklenir az önce konuştuğumuz gibi.
Ya da ayakların içe basıyorsa otomatikman X bacak postüre doğru zorlar seni, X bacaktan dolayı yanlış konumlanan dizlerin ve ayak bileklerin ağırlığın dengesiz dağılımına, bu da en küçük zorlanma veya travmada diz veya bilek bölgesinden kolaylıkla sakatlanmana sebep olur. Menisküs ve çapraz bağ problemlerini getirir mesela beraberinde.
Pek çok eklem rahatsızlığının kökeninde postür problemleri vardır başlatıcı veya tetikleyici olarak.
Anladım. Bu postür bozukluğu çok ciddi bir mesele… Nasıl düzelteceğiz peki, tedavisi ne hocam bu amansız dertlerin?
Öncelikle tedavi demeyelim. Biz spor profesyonelleri, hareket uzmanları tedavi etme yetisi ve yetkisine sahip değiliz. Tedavi yerine önlem ve düzeltici faaliyetleri konuşalım.
İlk yapılması gereken günlük yaşamdaki tekrarlayan hareket kalıplarımızın farkında olmak. Nasıl oturuyoruz? Nasıl yürüyoruz? Nasıl yatıyoruz? Nasıl çalışıyoruz? Egzersiz yaparken bedenimizi nasıl konumlandırıyoruz? Tabii egzersiz yapıyorsak…
Eğer yapmıyorsak zaten bu da bizi ikincil olarak yapılması gerekene getirir. Egzersizsiz olmaz. Çok hareketsiz bir yaşam sürüyoruz, hayatta, mutlu ve işleyebilir kalmak için doğalımıza dönmemiz şart. Avcılık ve toplayıcılıkla hayatını sürdüren, bütün gün tırmanan, koşan, sürünen, sıçrayan, yürüyen atalarımızın genlerini taşıyoruz. Ama bizler her yere vasıta ile gidiyoruz, her işimiz için makineler kullanıyor, hayatımızı kolaylaştırıyoruz. Bunu kınamıyorum, zaman çok değerliyken işlerimizi kolaylaştırıp hızlandıran araçlar kullanmamız çok gerekli ve normal. Ama kazandığımız o zamanın birazını egzersize harcamamız gerekiyor bu durumda. Masa başından kalkıp araba koltuğuna oturarak, oradan kalkıp televizyon karşısına, oradan da yatağa geçerek sağlıklı kalamayız. Ayarlarımız öyle değil, öyle tasarlanmadık.
Hareketsiz yaşantımızı kompanse edecek çok eklemli hareketler içeren, tüm vücudu etkin, sağlıklı ve dengeli çalıştıran, güçlendiren, esneklik kazandıran, doğru anatomik konumlanmaları öğretip doğru hareket alışkanlıkları kazandıran egzersizleri rutinimize dahil etmemiz şart. Peki ne yapalım? Koşalım mı? Futbol mu oynayalım? Sırıkla mı atlayalım? Yüzelim mi? Pek çok seçenek var, hangisini seçmek lazım?
Bu faydaların tamamını ve fazlasını içeren bir sistem olarak ilk akla gelen Pilates.
Postür bozuklukları deyince de ilk akla gelen tabii ki Pilates…
Yine yüzelim, koşalım, fitness yapalım, golf oynayalım ya da bizi mutlu eden hareket sistemi neyse onunla devam edelim ama rutine mutlaka pilatesi de dahil edelim. Eğer o kadar zaman veya imkan yoksa da sadece pilatesi mutlaka dahil edelim.
Çünkü pilates egzersizleri bizi doğru anatomik konumlamalarda, hizalama, merkezleme, kontrol prensipleriyle, kuvvet/esneklik dengesini oluşturmak üzere, çok eklemli egzersizlerle tüm vücuttaki kemiğe en yakın, en derindeki kasları çalıştırır. Bu da var olan iyi postürü korumak veya kötü postürü dengeleyip düzeltmek için olmazsa olmazdır.
Güzel tarafı, pilates egzersizleri “ilk yapılması gereken” diye değindiğimiz hareket farkındalığı ve doğru hareket alışkanlıklarını da bizlere öğretir, kazandırır.
Yanı sıra yoga, EMS, power plate, aerial (hamak) yoga gibi egzersiz sistemleri de postür gelişimi için son derece destekleyicidir.
Sağlıklı duruş, hayatta da duruşunuzu belirler, unutmayın.
Sağlıkla..
Eda Özdoğan